Ak aynak (Eudocimus albus) Threskiornithidae familyasında yer alan bir aynak türüdür. ABD'nin doğu kıyılarının kuzeyinden güneye doğru Meksika Körfezi boyunca Yeni Dünya tropik kıyılarının çoğunda yaşar.1 Orta boyda bir kuş olan bu aynağın tüyleri beyaz, aşağıya doğru kıvrık uzun gagası ve uzun ayakları parlak kızıl-turuncu ve yalnızca uçuş sırasında görülen kanat tüylerinin ucu da siyah renklidir. Erkekler dişilerden daha büyüktür ve gagaları daha uzundur. Üreme döneminde ABD'nin Atlantik kıyısı boyunca Meksika ve Orta Amerika'nın doğu kıyılarında bulunurlar. Üreme dönemi dışında yaşadıkları alan Kuzey Amerika'nın içlerine ve Karayipler'e kadar uzanır. Ayrıca Güney Amerika'da Kolombiya ve Venezuela kıyılarında da bulunur. Venezuela'nın ortasındaki popülasyon kızıl aynak ile birlikte bulunur ve bu iki tür kendi aralarında çiftleşebilmektedir. Ak aynak ile kızıl aynak bazı otoriteler tarafından tek tür olarak sınıflandırılmaktadır.
Asıl olarak böcekler ve küçük balıklar gibi küçük su canlılarıyla beslenirler. Çoğu bölgede en çok tercih ettikleri besin kerevittir ancak yaşam alanının durumuna ve avların bulunup bulunmamasına göre beslenmelerini adapte edebilirler. Beslenirken görsel olarak değil gagasıyla sığ sularda tabanı tarayarak ve avının şeklini dokunarak anlama yoluyla avlanır.
Üreme döneminde ak aynaklar su yakınında çok büyük koloniler hâlinde bir araya gelirler. Çiftler genel olarak tekeşlidir ve ebeveynlerin ikisi de yavruların bakımı ile ilgilenir. Ancak erkekler üreme şanslarını artırmak için diğer dişilerle de çiftleşme yoluna gidebilmektedir. Üreme döneminde erkeklerin çiftleşmemiş erkekler ve genç kuşlardan besinlerini aşırdıkları görülmüştür.
Çevreye işlenmemiş atıklar yoluyla karışan metil cıva nedeniyle insanlardan kaynaklanan çevre kirliliği ak aynakların davranışını olumsuz olarak etkilemiştir. Metil cıvaya maruz kalan kuşların hormon düzeyleri değişmekte ve bu nedenle çiftleşme ve yuva yapma içgüdüleri etkilenmekte, dolayısıyla da daha düşük üreme oranları ile karşılaşılmaktadır.
Ak aynak, Carl Linnaeus tarafından 1758 yılında Systema Naturae adlı eserinin 10. baskısında tanımlanan kuş türlerinden biridir ve bu tanımlamada ikili adlandırma olarak Scolopax albus adı verilmiştir.2 Epitet adı, Latince "ak", "beyaz" anlamına gelen albus kelimesidir.3
Johann Georg Wagler bu türe günümüzde kullanılan ikili adlandırmasını diğer üyesi kızıl aynak (E. ruber) olan yeni Eudocimus cinsini kurarken, 1832 yılında vermiştir. Bu iki türün, tek bir türün alt türleri olarak mı yoksa birbirleriyle çok yakın akraba iki ayrı tür olarak mı4 hakkında uzun tartışmalar olmuştur ve Amerikan Ornitologlar Birliği bu iki türü parapatrik olmalarından ötürü bir üst tür olarak değerlendirmektedir.5 Gözlemlenmiş melezlerin olmaması bu iki türün ayrı olarak değerlendirilmesinde önemli bir faktör olmuştur.6
Ancak 1987 yılında araştırmacılar Cristina Ramo ve Benjamin Busto tarafından yayımlanan bir saha araştırmasında, Kolombiya ve Venezuela'nın Los Llanos bölgesinde, ak aynak ile kızıl aynağın birlikte yaşadığı bölgelerde melez popülasyonların varlığının kanıdı bulunmuştur. Araştırmacılar yaptıkları gözlemlerde iki türün bireylerinin birbirleriyle eşleştiklerini, açık turuncu rengi tüylere ya da arada turuncu tüyleri olan beyaz tüylere sahip olan melezlerin varlığını ortaya koymuşlar ve bu iki türün tek bir tür olarak sınıflandırılmasını önermişler7 ve bu öneri de en azından bir arası rehberi tarafından dikkate alınmıştır.8 Melez aynaklara, Florida'da yaşayan ak aynak popülasyonlarına kızıl aynakların katılmasından sonra burada da rastlanmıştır. Ara renklere ya da kırmızı renklere sahip melezler nesiller boyunca devam etmiştir.9
Ornitologlar James Hancock ve Jim Kushlan da tüy rengi, boyut, deri rengi ve üreme döneminde gaganın renginin koyulaşması gibi teşhis özelliklerindeki farkları dikkate alarak bu iki türün tek bir tür olduğunu savunmaktadır. Bir süre boyunca ayrı kalan popülasyonların sonradan Güney Amerika'nın kuzeybatısında tekrar buluştuklarını dile getirmekte ve bu iki türün arasındaki renk farkının beslenme sırasında pigmentleri almaya olanak kılan bir enzimin varlığıyla olduğunu belirtmektedirler. Güney Amerika'da bulunan beyaz tüylü kuşların albus taksonundan çok ruber taksonuna mı mensup olduğunu ve bunu belirleyebilmek için daha kapsamlı araştırmaya gerek olduğunu ortaya koymuşlardır.10
Erişkin ak aynakların beyaz tüyleri ve pembe tüysüz yüz derileri ayırt edici özellikleridir.11 Erişkinlerin kanatlarının ucunda bulunan siyah kısımlar yalnızca uçarken görünür.12 Üreme dönemi dışında uzun ve aşağıya doğru kıvrık olan gagası ile uzun bacakları parlak kızıl-turuncu renktedir.13 Üreme döneminin ilk on gününde gagadaki deri koyulaşarak koyu pembeye ve ayaklardaki deri de mor tonlu kızıla dönüşür. Daha sonra soluk pembeye dönüşen gaganın ucu da siyahlaşır.14 Erkek ve dişi kuşlar benzer tüy renklerine sahip olduğu için erişkin ak aynakların cinsiyeti dış görünüşünden belirlenemez.15 Ancak boyut ve oran olarak erkek ile dişi arasında bir eşeysel dimorfizm vardır. Erkekler dişilerden daha büyük ve ağırdır, aynı zamanda gagaları da daha uzun ve tıknazdır.16 Florida'nın güneyinde yapılan bir araştırma sonucunda erkeklerin ağırlığının 872,9 g ila 1261 g, dişilerin ağırlığının 592,7 g ila 861,3 g arasında değiştiği ve erkeklerin ortalama ağırlığının 1036,4 g, dişilerin ortalama ağırlığının 764,5 g olduğu bulunmuştur.1718 Erişkin ak aynakların boyu 53 ila 70 cm arasında, kanat açıklığı ise 90 ila 105 cm. arasında değişir.1920 Diğer standart ölçüler ise kanat yayı 20,5 ila 31 cm., kuyruk uzunluğu 9,3 ila 12,2 cm., tarsus uzunluğu 6,75 ila 11,3 cm., gaga boyu da 11 ila 16,9 cm. arasındadır.21
Yumurtadan yeni çıkan ak aynak mor hav tüy ile kaplıdır. Kafa ve kanatlarda bu hav tüyler koyu kahverengi ve siyaha doğru çalar. Göğüs genellikle tüysüzdür ve tepelerinde beyaz hav tüyler bulunur. İrisler kahverengidir. Ucu koyu gri olan gaganın dışında tüysüz deriler pembemsidir ancak yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra deri grileşir.22 Yumurtadan çıkan kuşun gagası kısa ve düzdür ve beş ila dokuz gün içinde düşen bir yumurta dişi bulunur.23 Altıncı günden sonra gagada üç siyah halka oluşur ancak altı haftalık iken gaga griye döner. Genç yavruların gri ile kum rengi-gri kahverengi tüyleri ikinci ila altıncı haftalar arasında çıkar. Yüz ve gaga birkaç hafta sonra pembeye dönüşürken ayaklar gri kalır. Bu evrede irisler arduvaz grisine dönüşür.24 Palazlandıktan sonra genç ak aynakların tüyleri çoğunlukla kahverengidir ancak arkaları, kanat altları ve alt kısımları beyaz renklidir.25 Ayaklar açık turuncu renge dönüşür. Genç kuş büyüdükçe sırtından başlayarak tüyleri beyazlaşır ve dereceli olarak tüy değiştirdikten sonra erişkinlerin beyaz tüylerine kavuşur.26 Bu değişiklik ikinci yılın sonunda kısmen tamamlanır ancak kafada ve boyunda kalan kahverengi tüyler üçüncü yılın sonunda beyazlaşabilir. Genç kuşlar erişkin boy ve ağırlığına erişmek için iki yıl geçirirler.27
Diğer aynak türleri gibi ak aynak da boynu ileri ayakları da geriye doğru uzanmış olarak, sıklıkla uzun ve sık olmayan hat şeklinde ya da V şeklinde uçarlar. Kuzey Carolina'da 1986 yılında yapılan bir saha çalışmasında erişkin ak aynakların %80'inin bu şekilde uçtuğu ve genç kuşların yaz boyunca bu şekilde uçmayı öğrendikleri gözlemlenmiştir. Bu formasyonlarda uçmanın aerodinamiği iyileştirmesi enerji tüketimini azaltmaktadır.28 Hat şeklinde uçan kuşlar sırasıyla kanat çırpma ve süzülme şeklinde dalgalı bir düzende uçarlar. Dairesel olarak süzülerek yükselen kuşlar da gözlemlenmiştir.29 Kuşlar 20 km. ya da daha fazla mesafe katederken 500 ila 1000 m. yüksekliğe süzülerek çıkıldıkları görülür. Ak aynaklar çoğunlukla yerden 60 ila 100 m. yükseklikte süzülerek ya da saniyede 3,3 kanat çırpışıyla uçmaktadır.30
Ak aynaklar asıl olarak urnk, urnk,31 ya da hunk, hunk32 olarak tarif edilen korna sesine benzer bir ses çıkarırlar. Uçarken, kur yaparken ve rahatsız edildiklerinde bu sesi çıkarırlar. Kuşlar ayrıca besin ararken yumuşak bir huu-huu-huu sesi çıkardıkları gibi kur esnasında da ciyaklarlar. Yuvadaki yavrular ebeveynlerinden besin isterken tiz perdeden zziu sesi çıkarırlar.33
Erikin olmayan ak aynaklar ile kızıl aynakları birbirinden ayırabilmek oldukça zordur. Gerçi genç kızıl aynakların bacakları ve tüysüz derileri biraz daha koyudur.34 Erişkin olmayan bir ak aynak yine erişkin olmayan bir bayağı aynak ile karıştırılabilir ancak genç bayağı aynaklar tamamen kahverengi tüylere sahiptir ve genç ak aynaklarda olan olan beyaz göğüs ve arka tüyler yoktur. Erişkinler, daha büyük olan ve kanatlarının ucunda daha fazla siyah tüy bulunan kara boyunlu orman leyleğinden ayırt edilebilirler.35
Tek bir kolonide 30.000'den fazla kuşun gözlemlendiği ABD'nin Florida eyaletinde ak aynak çok yaygın olarak rastlanan bir kuştur. Ayrıca Karayipler'de, Meksika'nın hem doğu hem de batı kıyılarında, Orta Amerika'da Kolombiya ve Venezuela'ya kadar olan bölgede de yaşarlar. Üreme dönemi dışında yaşadıkları bölge kıtanın içlerine kuzey de Virginia eyaletine ve batıda Teksas eyaletinin doğusuna kadar uzanır. Dolaşmayı seven bu türün normal dağılım alanından uzaklarda bazen küçük sürüler hâlinde gözlemlendiği bilinmektedir.3637
Kuzey Amerika'da Kuzey ve Güney Carolina'da Florida'ya kadar olan Atlantik ve Meksika Körfezi kıyısında üreme dönemini geçirirler.38 Meksika'nın batı kıyısında bulunan Colima eyaletindeki Cuyutlán lagünü izole ve bölgesel olarak önemli bir üreme alanıdır.39 Ak aynaklar üremek için kullandıkları bölgelere her zaman geri dönmezler40 on binlerce kuştan oluşan büyük üreme kolonileri aynı bölgede bir ya da iki mevsim geçirebilir.41 Yaşadığı bölgelerde popülasyonlar zaman içinde farklı eyaletlere topluca yer değiştirmişlerdir.42 1940'lara kadar ak aynaklar çoğunluğu Everglades'te olmak üzere büyük sayılar hâlinde yalnızca Florida'da üreme dönemini geçirmekteydi.43 ABD'nin diğer bölgelerindeki kuraklık nedeniyle 1930'larda burada 400.000'den fazla ak aynak üreme için bulunmaktaydı.44 1950'lerde ve 1960'larda ise Alabama'da, Louisiana'da ve sonra Kuzey ve Güney Carolina'da, Florida'nın Meksika Körfezi kıyılarında en sonda 1970'lerde Teksas'ta büyük koloniler görülmeye başlandı. 1970'ler ile 1990'ların başında ise Güney Carolina ve Florida'da üreme kolonileri azalarak yok oldu ancak Louisiana'da45 ve Kuzey Carolina'da46 sayıları oldukça arttı. Çevredeki su havzalarının büyüklüğüne ve kalitesine göre üreme kolonileri bir ila on yedi yıl arasında sürmektedir. En uzun süre kullanılan üreme kolonilerinin bulunduğu bölgeler 800 km²'den büyük su havzalarıdır. Su havzalarının bozulması üreme için kulllanılmamasının nedenlerinden biridir.47 Güney Carolina'da Pumpkinseed Adası'nda üreme kolonisinin popülasyonu Hugo Kasırgası'nın su havzalarını tuzlu su ile doldurması sonucunda 1989 ile 1990 yılları arasında 10.000 kuştan 0'a düşmüştür.48
Kıyılara yakın sığ bataklıkları, su havzalarını ve mangrov bataklıklarını tercih etmelerine rağmen ak aynaklar çeşitli habitatlarda yaşarlar.49 Ayrıca çamurlu gölcüklerde, gelgit düzlüklerinde ve hatta sulanmış çimenliklerde de sıklıkla görülürler. Özellikle Florida'nın güneyinde kıyıdan uzak yaşayan popülasyonlar bataklıklar, küçük gölcükler ve taşkına uğramış tarlaları tercih eder.5051 Buradaki kuşlar yaz yağmurları ile su seviyelerinin yükselmesiyle birlikte daha kıyıdaki alanlara giderler.52
Florida'nın ortasında Pliyosen'in ortalarından, Kuzey Carolina'da da Pliyosen'in sonlarından kalma ak aynaklara benzeyen fosil kalıntıları bulunmuştur.53 Peru'nun kuzeyinde bulunan kalıntılardan soyu tükenmiş ve ak aynaktan çok az farklı Eudocimus peruvianus türü tanımlanmıştır. Kalıntılar 13.900 yıllıktır. Ak aynaklar günümüzde Peru'da hâla yaşamaktadır.54
Florida'da üreme mevsiminin sonlarına doğru yapılan bir saha çalışmasında, ortalama bir günde erişkin ak aynağın 10,25 saati besin aramak için, 0,75 saati uçmak için ve 13 saati de dinlenme, tüneme ve yuvalarıyla ilgilenme için harcadığı görülmüştür.55 Tüneme sırasında çoğunlukla uzun gagalarıyla tüylerini temizler, başlarının yanlarındaki yağ bezlerini sırtlarındaki tüylere sürerler. Ak aynaklar genellikle yalnızca kendilerini temizlerler, kur yapma sırasında birbirlerini temizledikleri görülebilir. Genellikle temizlenmeden önce yıkanırlar. Ak aynaklar 5 ila 20 cam. derinliğindeki suda çömelerek kanatlarıyla kendilerini ıslatarak yıkanırlar. Kur yapma sırasında yüzlerce kuş bir arada yıkanabilir.56
Ak aynaklar bölgelerini yabancılara karşı korurlar. Agonistik ya da tehdit nümayişleri gagaları yatay şekilde ileriye doğru hamle yapma ya da dik durarak diğer kuşa karşı gagalarını sertçe açıp kapama davranışlarından oluşur. Sıklıkla rakip kuşlara doğru hamle yaparak başını ya da kanatlarını ısırabilirler.57
Ak aynaklar ilkbaharda eşlerini seçer ve sıklıkla diğer su kuşları türleriyle birlikte devasa koloniler hâlinde üreme dönemini geçirirler. Uygun beslenme ve yuva yapabilme alanları bulunur bulunmaz yuva yapmaya başlarlar. Sıklıkla su üzerinde, ağaç ya da çalıların dallarında olan yuva yerini dişi kuş seçer ve erkeğin getirmeye yardım ettiği malzemelerle dişi kuş yuvayı yapmaya başlar.58 Tipik olarak dişi kuş bir ila beş yumurta yumurtlar, ancak genellikle iki ila üç yumurta yumurtlanır. Yumurtalar kahverengi lekelere sahip mat soluk mavi-yeşil renktedir ve boyutları 5,8 x 3,9 cm.'dir; ortalama ağırlıkları 50,8 g.'dır.59 Kara içindeki kolonilere göre kıyı kolonilerinde yumurta sayısı genellikle daha azdır ancak palazlanma oranında belirgin bir istatistiki fark yoktur.60 Çiftleşme ve kuluçka süresi boyunca erkek kuş beslenmek yerine aç kalarak yuvasını ve eşini tehditlerden korur.61 2006 yılı üreme döneminde dişi bir ak aynağın başka ak aynaklara ait olan birkaç yuvadaki yavruları da beslediği görülmüştür ki bu davranış bu tür için ilk defa gözlemlenmiştir.62
Her ne kadar ak aynaklar bariz olarak tekeşli olsalar ve her iki ebeveyn de yavrulara birlikte baksalar da erkek kuş kendi eişi le çiftleştikten sonra yuvadan ayrılarak diğer dişilerle de çiftleşebilir.63 Eş dışı çiftleşmeler tüm çiftleşmelerin %45'ini oluştursa da bunların ancak %15'i başarılı olabilmektedir.64 Tek bir eşle çiftleşmeyerek erkek kuş üreme başarısını oldukça artırabilmektedir. Her ne kadar dişiler eşleri dışında erkek kuşlarla çiftleşmeye hazır olsalar da kendilerini koruyan erkek eşleri nedeniyle bu çiftleşmelerde başarı oranı azalmaktadır.65
Ak aynakların üreme başarısı bulundukları ekosistemin yağmur ve su düzeyleri gibi hidrolojik koşullarına bağlıdır. Düşük ve azalan su seviyeleri besine ulaşabilmeyi kolaylaştırır. Aksine üreme döneminde su seviyeleri arttığında ise besinler dağılır ve avlanma başarısı azalır. Besin bulmanın zorlaştığı dönemlerde yuva sayıları ve ortalama yumurta sayıları düşük olmaktadır.66 Ebeveynlerin bir ya da iki yavruyu 20 günlüğe kadar büyütebilme başarı oranları yuvalar arasında %5 ila %70 arasında değişebildiği gibi yakın koloniler arasında da farklılıklar gösterebilmektedir.67 Balık ve kerevitin az olduğu yıllarda ebeveynler yavrularına hamamböcekleri ile çöplüklerden buldukları çürümüş besinleri de yedirdiği görülür.68 Çalışmalar aynı zamanda yüksek sayıda yuva yapılan yıllarda baharda su seviyelerinin daha hızlı düşen yıllar olduğunu göstermektedir. Hızlı su seviyesi düşüşü kerevitlerin avlanabileceği daha büyük alanlar olması demektir.69 Bu çalışmalar ak aynakların yuva bölgelerini seçerken üreme başarısızlık olasılığını gözetmekten çok besin bulunulabilirliği ve yuvalara avcı tehditlerinin az olması gibi diğer faktörlere dikkat ettiğini göstermektedir.70 Florida'nın güneyindeki su havzalarının drenajı sığ sularda besin arayan ak aynaklar gibi türleri etkilemiş ve sayıları artmıştır.71
Yavrulamanın başarısız olmasının ana nedeni kuşların yuvaları terk etmeleridir72 ki bunun da nedeni oldukça yüksek gelgitler sonucunda oluşan su baskınlarıdır. Yüksek gelgitlerden hemen sonra ebeveynler %61 oranında yuvalarını terk etmişlerdir. Yuvaların içindeki yumurtalar su baskını sonucunda suya kapılarak denize gider. Kuluçkaya yatmış olan ebeveyn, su seviyesi yuva tabanının 3 ila 8 cm. üzerine çıktığında genellikle yuvayı terkederler. Yine de bazı durumlarda ebeveynlerin yumurtaları başka yuvalara taşımaya çalıştıkları gözlemlenmiştir. Yuvaların yapıldığı bazı bölgelerin her sene yüksek gelgitlere maruz kalma riskine rağmen yakınlardaki bol besin kaynakları ve tehdit edici unsurların azlığı nedeniyle ak aynaklar yine de buralara yuva yapmaya devam etmektedir.73
Yumurtalar yaklaşık üç haftalık bir kuluçka süresinden sonra çatlar ve yavrulara her iki ebveyn de birlikte bakar. Erkekler günün büyük bir bölümünde yuvada kalırken, dişiler de gecenin büyük bir bölümünü yuvada geçirirler. Ebeveynler yuvadaki görevlerini sabah ve akşam nöbetleşe değiştirir. Yavruların beslenmesi genellikle yuvadaki görevlerinin nöbet değişikliği sırasında olur. Diğer zamanlarda yavrular çok az beslenir ve geceyarısı ile sabah saat 6 arasında besleme yapılmaz.74 Yavru ölüm oranı ilk yirmi günde çok yüksektir ve Everglades bölgesinde yavruların üç haftalığa kadar yaşaması oranı %37 ila %83 arasındadır.75 Besinin az olduğu dönemlerde cinsiyete bağlı olarak ak aynak yavruları palazlanmadan ölebilirler.76 Yavrularda eşeysel dimorfizm olan birçok kuş türünde büyük erkek yavrular besin ihtiyaçları daha zor karşılandığı için yüksek ölüm oranına sahiptir.77 Ancak erkek ak aynak yavruları dişilerden ortalama %15 büyük olmalarında rağmen daha düşük ölüm oranına sahiptirler.78 Neden erkek yavruların bu şartlar altında daha yüksek yaşama oranı olduğunun araştırılması gerekse de ebeveynlerin daha büyük olan erkek yavruları ilk olarak beslediğinden şüphelenilmektedir. Bunun nedenlerinin de ya ebeveynlerin daha büyük olan yavrunun yaşama şansını daha yüksek görmesi ya da daha büyük olan erkeklerin daha küçük dişilerden besinleri daha kolay kapması olabilir.79
Üreme kolonisindeki yavruları %7 ila %75 arası başka avcılar tarafından avlanabilmektedir.80 Ak aynak yuvalarını talan eden Corvus ossifragus türü karganın Kuzey Carolina'da yapılan bir saha çalışmasında yuvalardaki yumurtaların %44'ünü yediğini göstermiştir.81 Yumurta ve yavru avcıları arasında Quiscalus major, gece balıkçılı (Nycticorax nycticorax), martılar, ve muhtemelen akbabalar olduğu kadar bayağı opossum (Didelphis marsupialis), rakun (Procyon lotor), ve Elaphe cinsi yılanlar sayılabilir.82 Özellikle kuluçkanın son haftasında ebeveynlerin yuvaya daha fazla dikkat göstermesi nedeniyle yumurta kayıp oranı zamanla azalır. Yüksek yuva yoğunluğu ve aynı anda yumurta yumurtlanmaması daha uzun kuluçka süresi ve yumurtaların avlanabilmesi için daha fazla kolaylık sağladığından yumurtaların kaybolma oranını artırır.83
Ak aynaklar yaşamlarının üçüncü yazında üremeye başlar ancak esaret altındaki kuşların dokuz ila on aylık iken de üremeye başladıkları görülmüştür.84 Esaret altında en uzun süre yaşayan ak aynak 20 yıldan fazla yaşamıştır, doğal ortamında ise halkalandıktan 16 yıl 4 ay sonra bulunan ak aynak olduğu kaydedilmiştir.85
Orijinal kaynak: ak aynak. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page